Alaçam tarihi hakkında elimizde çok geniş bilgi, belge ve yazılı kaynaklar olmamakla beraber, ilçemizin çok eski bir tarihi yapıya ve dokuya sahip olduğu yapılan araştırmalar neticesinde tespit edilmiştir. Her ne kadar bu kaynaklar sınırlı da olsa, yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular neticesinde, ilçenin kuruluşunun M.Ö. 3000 yıllarına kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. Bu yapılan araştırmalar sonucunda ilçede M.Ö. devirlerde Frigyalılar, Kimmerler, Mısırlılar, Lidyalılar ve Perslerin Alaçam’da devlet kurarak hüküm sürdükleri tespit edilmiştir.
İlçenin en eski yerleşim yerlerinden olan Sivri Tepe kesiminde yapılan araştırmalar ve kazılar neticesinde, Hitit (Etiler) dönemine ait çanak, çömlek, seramik parçaları, bıçak, balta, ve çeşitli aletler bulunmuş olup, bu bulgular neticesinde de, Hititlerin Anadolu ve Alaçam’a gelişlerinin M.Ö. 5000 ile M.Ö. 3000 yıllarına rastladığı sanılmaktadır. Hititlerin Alaçam toprakları ile ilişikleri yeni imparatorluk devrinde II. Mürşili ( Büyük Krallık 1221-1295 ) zamanında ve Kızılırmak dolayında başlamıştır.
Alaçam yöresinin çok eski bir koloni merkezi ve liman şehri durumunda olması, ticari hayattaki rolü, denizle olan ilişkisi ve Anadolu’nun çok önemli olan stratajik konumu dolayısıyla bölge sık sık çeşitli devletlerin ve imparatorlukların eline geçmiştir. Alaçam ilçesi bu öneminden dolayı Kimmerler, Persler ve Makedonyalılar Alaçam’ı kendi topraklarına katmışlardır.
M.Ö. 2000 yılında II. Mürşili zamanında yöreye Hititler, bunlardan sonra da Frigler, Kimmerler, Lidler ve Persler egemen olmuşlardır. M.Ö. 5’nci asırlarda Alaçam’ı denizci bir kavim olan Miletlilerin eline geçmiş ve bu dönemde buraya “Zalikus” adını vermişlerdir. Bu devirlerde Alaçam İon Koloni Merkezi bir liman şehri konumundadır. O zaman deniz kenarında bulunan Alaçam merkezi günümüzden 2 km daha içeridedir. Sebebi ise Alaçam çayının getirdiği alüvyonlarının dere ağzı kısmında biriktirerek bir alüvyon ovası oluşturmasıdır. Daha sonraları yöreye Yunanlılar, İskender İmparatorluğu, Slevkoslar, Galatalar, Bizanslılar, 12. ve 13. yüzyıllarda Rum Pontus İmparatorluğu eğemenliğinde olduğu görülmüştür. Milet ve Galyalılardan sonra Alaçam, Roma İmparatorluğu ve sonrasında da Bizans devletinin eline geçmiştir.
Türklerin Anadolu’ya akın akın gelmesinden sonra, ilk önce yöre Danişmentliler tarafından ele geçirilerek, ilçenin Zalikus olan adını değiştirerek “Tralköy” ismini vermişlerdir. 1183 yılında Anadolu Selçuklu Devleti yöreyi eline geçirerek Tralköy adını Uluköy olarak değiştirmişlerdir. 1308 yılında Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılması neticesinde yerine kurulan İlhanlı Devletinin Hükümdarı, Bedirhan, ilçenin Uluköy olan ismini beğenmeyerek, 1365 yılında ilçenin adını “Alaçam” olarak değiştirmiştir.
Alaçam adının, kasabanın ortasından geçen Uluçay’ın kenarında bulunan Uluçam denilen büyük çam ağaçlarından geldiği ifade edilmektedir. Alaçam Anadolu Beylikleri döneminde Eratna Beyliğinin devamı olan Kadı Burhanettin tarafından ele geçirilmiş, ardından Candaroğulları ve İsfendiyaroğullarının hakimiyetine girmiştir. (1390) 1398’de ise, Osmanlı Egemenliğine giren Alaçam, Anadolu Türk Birliğinin bozulmasıyla 1402’de tekrar Cardaroğulları’nın eline geçmiştir.
Çelebi Mehmet’in Akkoyunlu Devleti’ni yenmesi ve Canik Bölgesini ele geçirmesiyle, Alaçam Osmanlı Devleti egemenliğine girmiştir. Bu hakimiyet II. Murat döneminde daha da sağlamlaşmıştır. 1460 yılından 1922 yılına kadar Osmanlı Devleti’nin, şirin bir Türk kasabası olan Alaçam, 01 Eylül 1944 tarihinde kabul edilen 4642 Sayılı Kanun ile Bafra’ dan ayrılarak Samsun’un ilinin 8’inci, Türkiye Cumhuriyeti’nin ise güzel ve şirin bir ilçesi olmuştur.